Skip to main content
Tag

feminizm

Afrika Dansı ya da Hastalığın “Öteki”yle Dansı

Yazar: Sayı 12 | Ekim 2010 No Comments

Hastalık, bizi düzyazının dikte ettiği yorucu seferberliğe karşı ilgisiz kılar. Bölümler ardarda ilerlerken bütün melekelerimize hakim olup aklımızı, yargımızı, hafızamızı toparlamakta güçlük çekeriz, tam bir yere alışmışken, yeni gelene dikkat etmemiz gerekir, ta ki bütün yapı- kemerler, kuleler ve siperler- temelleri üstünde sağlam bir şekilde yerlerine yerleşene kadar. (….) Öte yandan, rafa kaldırılmış bir sorumluluk ve askıya alınmış bir akılla- hasta birinden kim eleştiri bekler, ya da yatalaktan sıhhatli bir fikir?- diğer tadlar ortaya çıkıverirler; aniden, kesik kesik, yoğun. Şairlerin çiçeklerini talan ederiz. Birkaç satırı çeker alır ve zihnin derinliklerinde açılmalarını bekleriz.

Devamını Okuyun

Anamın Dili

Yazar: Sayı 12 | Ekim 2010 No Comments

Çocukken sadece evin, sadece yuvandır dil çünkü ilk orada meram anlatman gerekir. İlk orada ulaşmayı istediğin birilerin, anlatmayı istediğin bir şeylerin olur. Zaten sana hayat veren canlının adıyla, ‘ana’yla anılmasının nedeni de budur dilin. Anadil senin rahim içindeki güvenli kuytunun, şimdi artık dışarda olduğun için giderek uzaklaşan ama yine de hep duyduğun yankısıdır.

Devamını Okuyun

Akademi ve Feminizm Üzerine

Yazar: Sayı 12 | Ekim 2010 No Comments

Hindistan'da bağımsızlık sonrası yetişen jenerasyonun temsilcilerinden olan Chandra Talpade Mohanty'i '”Batı” kaynaklı feminizme getirdiği sömürgecilik eleştirileri ile tanıyoruz. Chandra Talpade Mohanty'nin güncel çalışmaları akademide ve sosyal hareketlerde feminist anti-emperyalist politikaya odaklanıyor. Chandra Talpade Mohanty'e göre neoliberal politikalar akademideki alternatif alanları özellikle de feminist-aktivist alanları daralttığı hâlde Kuzey ülkelerindeki feminist çevrelerde bu sorunlar yeterince gündeme getirilmiyor. Biz de Chandra Talpade Mohanty ile neoliberalizm bağlamında akademide feminist olmak ve feminist etik üzerine konuştuk. 

Devamını Okuyun

Anayasa Tartışmaları Üzerine

Yazar: Sayı 11 | Haziran 2010 No Comments

1982 Anayasası’nın bazı maddelerinde yapılmak istenen değişiklikleri kapsayan 17. paket tartışmaları, 2010 Mart ayı sonlarında hız kazanmaya başladı. Anayasa değişikliği konusunda sert kutuplaşmaların yaşandığı bir dönemde; Anayasa yapım sürecinin nasıl olması gerektiği, bu değişiklik paketinin kadınlar açısından ne gibi sonuçlar doğuracağı ve dünyadaki Anayasa yapım örneklerini Anayasa Kadın Platformu’ndan Av. Hülya Gülbahar ile konuştuk. Hülya Gülbahar, anayasaların toplumun çoğunluğu tarafından anlaşılmış, kabullenilmiş, akılcı, ileriyi gören kurallar getirmesi gerektiğine, Anayasa yapmanın doğasında uzlaşma ve mutabakat olduğuna, Güney Afrika, İspanya, Brezilya, Finlandiya gibi dünyanın birçok ülkesinde yeni anayasa yapım süreçlerinin uzun yıllar süren tartışmalarla sonuçlandırıldığına ilişkin örnekler sunuyor.

Devamını Okuyun

Özneleşen Mekân/Farklılıklara Mekân Olan Özne Berci Kristin Çöp Masalları’nda Mekân, Özne ve Anlatı

Yazar: Sayı 10 | Şubat 2010 No Comments

Gündemdeki kentsel dönüşüm projelerince ıslah edilmesi öngörülen kimi mekânlar bizlere modern kentin “çağdışı” yüzü olarak sunuluyor. Gecekondu olarak nitelendirilen bu mekânlar merkezden bakıldığında moderniteden, bu mekânların sakinleri de özne olmaktan uzak olarak görülüyor. Böyle bir bakışla özellikle kültür başkenti ilan edilmiş İstanbul’da görünmez kılınmaya çalışılan, kendine ait kültürü inkâr edilen mekânları gördükçe günümüzden yirmi altı yıl önce yazılmış da olsa Latife Tekin’in Berci Kristin Çöp Masalları’nı hatırlamakta fayda var. Gecekonduyu bir dekor olmaktan çıkararak “içerden” bir bakış sunan bu metin, mekânın öznelliğine dair düşünmemizi olanaklı kılıyor. 

Devamını Okuyun

“Burada Genellikle Kadınlar Mücadele Edip Almışlar Mahalleyi…” Gülensu Mahallesi’nden

Yazar: Sayı 10 | Şubat 2010 No Comments

Günümüzde “kentsel dönüşüm” sadece Türkiye’de değil, dünyanın pek çok yerinde yakıcı bir gündem olarak karşımıza çıkıyor. Kent yeniden organize edilirken, işçi sınıfının, yoksul kesimlerin, göçle gelenlerin yaşadığı mekânların çeşitli nedenlerle değerlenmesi ve farklı amaçlarla kullanıma açılmak istenmesi nedeniyle, buralarda yaşayan insanların gözden ırak yerlere taşınması aslında uzun zamandır gündemde. İstanbul özelinde 1970’lerden bu yana dönem dönem gündeme gelen gecekondu yıkımları ya da imâlathane ve sanayi bölgelerinin ve buralarda çalışan insanların şehir dışına kaydırılması kentin yeniden yapılandırılma süreçlerine karşılık geliyor. 

Devamını Okuyun

Toplumsal Cinsiyet Bakış Açısından Çevre: “Çevre İçinde Birey”den “Çevre İçinde Kadın”a

Yazar: Sayı 10 | Şubat 2010 No Comments

Eleştirel ve feminist akademisyenlerin coğrafya, mimarlık ve şehir planlaması ile tarih alanlarında yaptıkları disiplinler arası çalışmalara dayanan bu makale, sosyal hizmetin birey-çevre düzenlemesinin toplumsal cinsiyeti ve bunun imlediği gerçeklikleri de içerecek biçimde daha bütünsel olarak yeniden incelenmesini amaçlamaktadır. Bu bağlamda iç içe geçmiş üç alan ele alınmaktadır: a) kadınların gündelik çevrelerinde yaşadıkları öznel deneyimler; b) bu çevresel deneyimlerle kadınların hayatlarının coğrafyası ve ırk/etnisite, sınıf, cinsel yönelim gibi daha geniş sosyal kategoriler arasındaki bağlantılar; c) kadınların çevresel güçleri, kaynakları ve eyleyicilikleri.

Devamını Okuyun

Kadınların Gözünden Türkiye’de Demokratik Açılım Süreci

Yazar: Sayı 10 | Şubat 2010 No Comments

2009 yaz aylarında “Kürt açılımı” olarak başlayan süreç “milli birlik ve kardeşlik” projesine evrilirken ülkemizde barış ve demokrasi kültürüne son derece zıt gelişmeler yaşanmaya devam etti. Terörle mücadele bahanesiyle yürütülen operasyonlarda aralarında kadın hareketi aktivistlerinin de olduğu yüzlerce Kürt siyasetçi ve binlerce çocuk cezaevlerine gönderildi. Parti kapatma fiyaskolarına bir yenisi daha eklendi. Demokratik Toplum Partisi kapatılırken Kürt belediye çalışanları da kelepçelenerek tutuklular kervanına dahil edildi. Sokaklarda ise Kürtlere yönelik başlayan linç girişimleri Türk olmayan tüm kesimlere kolayca yönelinebileceğini gösterdi. “Analar ağlamasın” söylemiyle başlayan açılım süreci pek çok kadını mağdur etmeye devam etti.  Tüm bu gelişmelerden hareketle dergimizin bu sayısında “açılım” sürecini tartışmak üzere Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nden Zehra İpek, feminist aktivist Nilgün Yurdalan ve akademisyen Büşra Ersanlı ile bir araya geldik. Feminist Yaklaşımlar adına  Esra Aşan ve Ayça Günaydın’ın katıldığı bu toplantıda “açılım” sürecinde kadınlar üzerinden kurulan söylemleri değerlendirmeye çalışmanın yanı sıra barış mücadelesinde kadınlar olarak neler yaptığımızı ve önümüzdeki süreçte neler yapabileceğimizi ele almaya çalıştık. 

Devamını Okuyun

Gelenek Söylemleri ve İktidarın Doğallaşması: Namus Cinayetleri Örneği

Yazar: Sayı 09 | Ekim 2009 No Comments

Bu makalede, namus cinayetleri hakkında üretilen gelenek söylemi eleştirel bir analize tabi tutulmaktadır. Namus cinayetleri örneği üzerinden gelenek kategorisinin kalkınmacı devlet döneminde adı konmayarak, içi boş bir kategori olarak kullanılışından neoliberal dönüşümle birlikte üstüne bilgi üretmeye arzu duyulan kültürel nesne haline getirilişi incelenmektedir. Gelenek söyleminin içerdiği ataerkil ve sömürgeci öğeler ayrıştırılarak bu söylem üzerinden  doğallaşan iktidar ilişkileri, bu ilişkilerdeki dönüşümlerle birlikte tartışılmaktadır.  Gelenek söylemi üzerinden, değişik iktidar bağlamlarında kadınlar arasında kurulan ayrımlar ve bunun gerçekleşen ve potansiyel olarak kalan feminist örgütlenmelere etkisi makalenin ikinci ana temasını oluşturmaktadır.

Devamını Okuyun