İsrail söyleminde, İsrail her zaman komşularının zalim saldırılarının masum kurbanı olmuştur. Bu gerçeklik algısı İsrail’in şimdiki iki savaşıyla daha da kuvvetlenmiştir: Gazze’de Filistinlilere ve Lübnan’a karşı savaşları. Bu görüşe göre, her iki durumda da İsrail iyi niyetini göstermiş; 2000’de Güney Lübnan’daki işgalini sonlandırdığı gibi 2005’te de Gazze Şeridi’ndeki işgalini sonlandırmıştır. Fakat bu algılayışa göre, öteki taraf İsrail’e nedensiz roket saldırılarıyla karşılık vermiştir. Bu dünya görüşü, İsrail Askeri İstihbaratı Araştırma Birimi Başkanlığı görevini yeni tamamlayan Tugay Komutanı General Yossi Kuperwasser tarafından şöyle özetlenmektedir: “Bence Filistinliler, işgalin sona ermesini istemiyor. İşgalin sona erdiği Gazze’den bize roket atmayı sürdürmelerinin anlamı budur. Bunun amacı ne? Onları vurmamız için bizi zorlamak mı?”
“…İşten ayrılman gerekiyor.”
Yerdeki lekeler ilişti gözüme. Taşın üzerinde iz kalmış, özel bir temizleyici almak lazım. Yarın gelir bir güzel temizle…
“Beni duydun mu, Esat? Portekizli bir kadroyla devam edeceğim çalışmaya. Bugün buradaki son günün.”
Türkiye’de kadın hareketinin yıllardır verdiği mücadelelere karşın ancak ve kısmen AB süreciyle görünürlük kazanan kadın hakları alanında son yıllarda önemli birtakım değişiklikler gündeme geldi. Fakat bugüne kadar yasal değişikliklerin kadınların hayatlarını olumlu veya olumsuz anlamda dönüştürücü potansiyeli, gerek anaakım medya gerekse de yasa koyucular tarafından yeterince gündeme getirilmedi ve böylece kamuoyunun nazarından sakınıldı. Oysaki, kadınlar olarak hayatlarımızın bir döneminde karşı karşıya kalabileceğimiz ayrımcı ve/veya şiddet içeren tutum ve pratiklerle mücadele edebilmek için haklarımızı ve yükümlülüklerimizi bilmemiz ve hukuku kendi lehimize kullanmanın yollarını araştırmamız gerekiyor. Çünkü bir egemenlik aracı olan hukuk, sadece hukukçulara terk edilemeyecek bir mücadele alanı. İşte tam da bu nedenle, kadın hakları alanında özellikle son dönemde gerçekleştirilen yasal düzenlemeleri ele alarak bu alanda yıllardır mücadele veren feministlerden Avukat Hülya Gülbahar ile 4320 sayılı Ailenin Korunması Hakkında Kanun, Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanunu değişiklikleri üzerine konuştuk.