İsrail’de yürütülen Silahsız Mutfak Masaları (SMM [Gun Free Kitchen Tables–GFKT]) adlı feminist kampanyanın bir bileşeni olan Rela Mazali, kampanyanın amaçları ve elde ettiği kazanımları paylaşırken İsrail’de kamusal alanlardan ev içlerine kadar her yere siyaret etmiş olan militarizasyonu ve silah kültürünü ele alıyor. Kampanya; orduda, polis güçlerinde ve Yahudi Batı Şeria’da hafif silahların yaygınlaşmasını durdurmaya ve kullanımını azaltmaya, silahlanma denetim ve düzenlemelerini genel olarak arttırmaya, aynı zamanda ‘güvenlik’ ve silah denetimi alanlarında zaten çok zayıf olan şeffaflığı ve hesap sorulabilirliği daha da aşındıran silahlı özel sektörün denetim ve gözetimini zorlamaya çalışıyor. Rela Mazali, İsrail’in silahlanma ve güvenlik söylemlerine alternatif feminist perspektifler sunan Silahsız Mutfak Masaları deneyimiyle silah, ordu ve silahlı özel güvenlik güçlerine dair kişisel ve politik deneyimlerini harmanlıyor.
Rela Mazali’nin 2011’de İbranice yayımlanan ve halen İngilizce baskısının yayıma hazırlandığı Home Archeology: Essay Tales adlı kitabının altıncı bölümünü Türkçe olarak sunuyoruz. Bu metin biyografi, anı, tanıklık, hikâye, makale gibi farklı türler arasında dolaşıyor. Bu metni okurken sadece farklı türlerle değil, farklı anlatıcı konumları, farklı anlam katmanlarıyla da karşılaşıyorsunuz. Dilin imkânlarını zorlayan yazar hem çağrışım zenginliğiyle okuru metnin anlam oluşturanı olmaya zorluyor hem de metni gözle okunmaktan ziyade duyulabilir, yüksek sesle okunabilir bir metne dönüştürüyor. Bu parçada ben/kadın anlatıcı yıllar önce insan hakları aktivisti olarak yine insan hakları aktivisti bir arkadaşıyla Tel Aviv’den işgal altındaki Filistin topraklarına gittiği bir yolculuğu anlatıyor. Bu somut yolculuk ben/kadın anlatıcının farklı düzlemlerde yaptığı soyut yolculukların çıkış noktasını oluşturuyor. Ben/kadın anlatıcının samimi, gerçekçi, dürüst, tedirgin, sorgulayıcı, empati geliştiren, vicdanlı, öznel ama son derece toplumsal, en önemlisi çok tanıdık öznelik konumu metni okurun eşlik edebileceği bir yolculuğa dönüştürüyor.
Rela Mazali “Etnikleştirilmiş Silahlar ve İsrail’de Feminist Antimilitarizm” adlı makalesinde İsrail’de bir Yahudi olarak kendi gözlemlerinden ve deneyiminden yola çıkıp kendisinin de bir parçası olduğunu söylediği egemenliği sorguluyor. Yahudilik kimliğinin nasıl karmaşık ve çelişkili süreçler içinde kurulduğunu ve militarizmin nasıl bu kimliğin kurucu unsurlarından biri olduğunu gözler önüne seriyor. Tüm bunları yaparken ise okurla gerçekten ve herkes için özgür bir dünya kurmanın yollarını ve kendi feminist antimilitarist bakışını paylaşıyor.
İsrailli barış aktivisti Rela Mazali, bir feminist ve asker annesi olarak kendi deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı bu makalede, İsrail’in militarize devlet ve toplum yapısının, ordu eylemlerinden doğrudan zarar gören asker ebeveynlerini ordu ve devletle nasıl işbirliği yapmaya yönlendirdiğini anlatıyor. Asker ebeveynlerinin, çocuklarının zorunlu askerlik hizmeti süresince yaşadıkları korku, ebeveynlerin askerlere zarar geleceği endişesiyle işgal politikalarına ses çıkarmalarını engelliyor. Bir yandan da İsrailliler, ülkelerinin sürekli güvenlik tehdidi altında olduğunu iddia eden egemen söyleme karşı çıktıklarında, kendilerini klandan dışlanmış ve toplumun güvenliğine zarar vermiş hissettikleri için, sessizliği ve işbirliğini tercih ediyor. Rela Mazali, barış hareketine mensup muhalif ebeveynlerin bile söz konusu olan kendi çocukları olunca, bu işbirliğine dahil olduklarını ve ortaya çıkan çelişkiyi anlatıyor. Türkçe çeviri için yazdığı önsözde ise yazar, İsrail’de vicdani ret hareketinin son on yılda gösterdiği gelişimi ve ordunun mutlak kabul edilen varlığının daha geniş bir kesim tarafından sorgulanmaya başlandığını anlatırken, İsrailli feministlerin militarizm karşıtı faaliyetlerine de değiniyor.