Türkiye, Haziran seçimlerinin ardından, savaş ve fiili darbe koşullarının hâkim olduğu bir sürece girdi. Geçtiğimiz aylar boyunca hemen her gün ölüm haberleriyle güne başlar olduk. Bu dönem birçok açıdan 1990’lardaki şiddet ortamından ayrışıyor. Alev Özkazanç ile yaptığımız söyleşide içinde bulunduğumuz bu ‘yeni’ sürecin feminist bir perspektifle analizini yapabilmek için hangi parametrelerden hareket etmemiz gerektiğini, bu dönemin cinsiyet rejimi bağlamında ne tür değişikliklere karşılık geldiğini konuştuk.
Devamını Okuyun