Yazar bu makalede, translara yönelik baskının ve trans direnişinin hakim olan trans modelinde var olandan ayrılan bir tanımını savunuyor. Hem “yanlış bedende hapsolma” modelinin hem de trans modelinin neden sorunlu olduğunu gösterirken aynı zamanda bahsedilen bu ilk modelin nasıl direnişçi bir anlatı olarak görülebileceğini açıklıyor. Yeni tanım iki temel fikre sahip. Yazar öncelikle çoklu anlamlar modelini savunmak için María Lugones’in çalışmalarından yararlanıyor, geleneksel tanımın direnişçi anlatıları reddederek egemen anlamları kabul ettiğini iddia ediyor. İkinci olarak da, trans kişileri hilekâr olarak resmeden transfobik temsiller üzerine olan güncel literatürden yararlanarak gerçeklik yaptırımının egemen cinsiyetlendirme pratiklerinin önemli bir sonucu olduğunu ileri sürüyor. Geleneksel yanlış-beden anlatısının gerçeklik yaptırımına direnen bir anlatı olarak görülebileceğini söylüyor.
Devamını Okuyun