Bu yazı Türkiye’de ekoloji hareketinin mütevazi bir tarihçesini sunarken bu tarihsel izlekte harekete dair ortaya çıkan tartışmaları özetlemektedir. 2022’de kurulan Ekoloji Birliği Kadın Meclisi’ni de bu tarihsel bağlama yerleştirmekte ve…
Yazar bu makalede Cerattepe direnişi üzerinden Türkiye’deki ekoloji mücadelesinin temel bir unsuru hâline gelen “yaşam alanı” kavramını ve bu kavram üzerinden ortaya atılan evrensellik iddialarını tartışıyor. Yaşam alanı kavramının evrensellik iddiasına rağmen kimleri içeride tutup kimleri dışarıda bıraktığını incelerken, bu tür evrensellik iddialarının siyasi mücadeleler için stratejik önemine vurgu yapıyor.
Bu makalede Barış Anneleri bağlamında Türkiye’de annelik siyasetinin sınırları sorunsallaştırılmaktadır. Barış Anneleri İnisiyatifi’nde yer alan kadınların anlatılarına ve Türkiye’de kamusal alanda annelik üzerine üretilen söylemlere odaklanılarak, Türkiye’de anneliğin nasıl bir mücadele alanı olarak kurulduğuna bakılmaktadır. Makalede temel olarak Türkiye bağlamında annelik pratiğinin kadınları “makbul” ve “sözde” anneler olarak sınıflandırmaya yarayan bir araç olarak ortaya çıktığı gösterilmektedir. Türkiye’de anneliğin, vatanı ve milleti için kendini feda etmeye hazır çocuklar yetiştirmekle özdeşleştirildiği, bu tanıma uymayan annelerin ise annelik kategorisinden dışlandıkları öne sürülmektedir.
Küresel Kadın Grevi, 60’ı aşkın ülkeden kadın örgütlenmelerinin bir araya gelerek oluşturduğu bir kadın dayanışması ağıdır. Grev, 2000’den bu yana her yıl Dünya Kadınlar Günü’nde toplumun “öldürmeye değil, yaşatmaya yatırım” yapması, savaşlara savrulan paranın, toplumun ihtiyaçlarına harcanması talebiyle dünyanın çeşitli yerlerinde kitle eylemleri örgütlemektedir. Küresel Kadın Grevi deneyimini paylaşmak üzere Grev’in uluslararası koordinatörlerinden Selma James ile Şubat 2007’de e-posta yolu ile görüştük. Ev İşlerinin Ücretlendirilmesi İçin Uluslararası Kampanya’nın (1972) da kurucusu olan Selma James, bize Küresel Kadın Grevi’nin yapısını, amaçlarını ve kazanımlarını anlattı.