2007 Genel Seçimleri sonrasında sivil anayasa tartışmaları gündeme geldiğinden beri, LGBTT örgütleri Anayasa’daki eşitlik maddesine "cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği” ibarelerinin eklenmesi için mücadele ediyor. Daha önce 2003 yılında yapılan Türk Ceza Kanunu değişim sürecinde de ayrımcılık maddesine “cinsel yönelim” ve “cinsiyet kimliği” ifadelerinin konulması talep edilmiş; ancak maddede geçen “cinsiyet” kelimesinin eşcinselleri de kapsadığı ileri sürülerek bu talep reddedilmişti. Her alanda ayrımcılığa uğrayan, toplumsal dışlanmaya ve nefret cinayetlerine maruz kalan lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transseksüellerin varlıklarının ve haklarının tanınması anlamına gelecek bu talebe, Anayasa’da kısmi değişiklik öngören son pakette de yer verilmiyor. Yasemin Öz, bu yazısında son anayasa değişiklik paketinin olumlu yanları olmakla birlikte yüksek siyasete endekslendiğini, kadınlar ve LGBTT bireylerle ilgili acil ve hayati konuları tali duruma düşürdüğünü belirtiyor. LGBTT örgütlerin anayasal hak mücadelesinde yaptığı çalışmaları hatırlatırken paketin toplumsal olarak dezavantajlı kesimlerin ihtiyaçlarını karşılamadığının, temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almadığının, işçi ve azınlık haklarına dair de yenilik getirmediğinin altını çiziyor.
Devamını Okuyun