Samar Yazbek'in Çapraz Ateşte Bir Kadın: Suriye Devrim Günlükleri (A Woman in the Crossfire: Diaries of the Syrian Revolution) (2012) ve Ahdaf Soueif'in Kahire: Benim Şehrim, Bizim Devrimimiz (Cairo: My City, Our Revolution) (2012) adlı kitapları Suriye'deki ve Mısır’daki savaşa ve yıkıma ilk elden tanıklık eden güncelerdir. Hem Yazbek hem de Soueif meydanlarda ve sokaklarda zulme karşı direnenlerin öznel hikâyelerini kamusal olanla birleştirerek çokkatmanlı bir tanıklık ortaya koyar, devrimi ve direnişi yeniden tanımlar. Deniz Gündoğan "Mısır Devrimi'nden Çapraz Ateş Altındaki Kadına: Savaş ve Zulüm Karşısında Etik Tanıklığın Olanağı" adlı makalesinde bu iki günceye odaklanarak “edebiyat felakete tanıklık edebilir mi?” ve “tanıklığın feminist etik zemini oluşturulabilir mi?” sorularını irdeliyor.
Sherene Seikaly bu makalede Mısır'daki olayları "halk" kavramı etrafında yürüyen tartışmalar üzerinden inceliyor. Seikaly bazen oy kullanabilecek kadar eğitimli görülmeyen insanlar için kullanılan, korku ve nefret nesnesi olarak kurulan, bazen de devrimin kahramanları olarak gösterilen "halk" kavramının içinin nasıl doldurulduğunun, dönemsel olarak kimin bu kavramın içine dahil edilip kimin edilmediğinin iktidarların muhafazası için nasıl merkezi olduğunu Mısır örneği aracılığıyla sorguluyor. Seikaly halk egemenliğinin özgürlükçü bir şekilde yeniden düşünülmesi için sömürgeci, liberal, İslamcı ve laik söylemler arasındaki ortaklıkların incelenmesinin elzem olduğunu vurguluyor.