Skip to main content
Tag

Ermeni kadınlar

“Masum ve Bigünâh Mahdumum…”“Masum ve Bigünâh Mahdumum…” Birinci Dünya Savaşı’nda Ermeni Kadınların Yazdıkları Arzuhaller

Yazar: Sayı 27 | Ekim 2015 No Comments

Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı kadınları arz, talep, dilek ve şikâyetlerini iletmek üzere Dahiliye Nezareti, Emniyet-i Umumiye, Harbiye Nezareti gibi çeşitli devlet kurumlarına hitaben arzuhaller yazarlar. Kadınların yazdıkları bu arzuhaller, farklı pozisyonlar ve kimlikler üzerinden dile getirilen sıkıntıları, kaygıları, istekleri ve şikâyetleri yansıtır. Ermeni kadınların yazdıkları arzuhaller aynı dönemde yazılan diğer Osmanlı kadınlarının yazdıkları arzuhallerden belirgin bir biçimde ayrışır: Ermeni kadınlar, arzuhaller aracılığıyla, tutuklanan, evlerinden uzaklaştırılan, sürülen aile fertlerinin peşine düşerler; onları bulmak ve eve dönmelerini sağlamak için devlet kurumlarına taleplerde bulunurlar. Arzuhaller, Ermeni kadınların, savaş ve soykırım koşullarında, çoğu erkek olan yakınlarını kurtarma çabalarının bürokratik düzeyde görünür hâli olarak tarif edilebilir. Bu makalede, Ermeni kadınların 1915-1918 yılları arasında çeşitli devlet kurumlarına hitaben yazdıkları arzuhaller vatandaşlık pratiği bağlamında incelenecek; kadınların kaygılarının, dertlerinin, kızgınlıklarının ve yakınlarını kurtarabilme umudunun bürokratik dile ve bir hak arama pratiğine nasıl çevrildiği ele alınmaya çalışılacaktır. 

Devamını Okuyun

Hayatta Kalanların Hikayeleri, Hayatta Kalan Hikayeler: Kuşaklar Boyu Otobiyografi, Hafıza ve Travma

Yazar: Sayı 27 | Ekim 2015 No Comments

Farklı zamanlardan, farklı coğrafyalardan, farklı savaşlardan hayata tutunan hikâyeler… Bir kısmı yaşanmış, bir kısmı duyulmuş, bir kısmı kaydedilmiş ama hepsi gerçek. 1915 soykırımında yaşadığı yerden ailesiyle birlikte sürülüp Der Zor çöllerinden geçen Pergruhi'nin anlattıkları; Beyrut’ta büyümüş, çocuklukları boyunca o ölüm yürüyüşlerini yaşamış büyüklerinden şiddet ve acı hikâyeleri dinledikten sonra 1975'te başlayan Lübnan iç savaşına tanıklık eden Hermig ve Hourig'in hafızaları ve hatıraları… İç içe geçen ama kendi tınısını koruyan sesler, açık kalmış yaraları iyileştirmese de, nesilden nesile aktarılmış yükleri sırtından atmasa da acıyı ve ağırlığı hafifletme çabası olarak kağıda dökülür.

Devamını Okuyun

“Ben de Şimdi Yanıyorum”: İstanbullu Ermeni Kadınların Geçmiş Anlatıları ve Ninnileri

Yazar: Sayı 27 | Ekim 2015 No Comments

Bu makalede, İstanbullu Ermeni kadınların aile hikâyelerine ve kişisel hafızalarına dair anlatılarını ve ninnilerini duygulanımsal/tarihsel bilgi üretme ve aktarma kapasiteleri olan formlar olarak ele alıyorum. Ninniler üzerine yürüttüğüm saha çalışmamın farklı anlarında ninnilerin hüzünle ve geçmişteki kayıplarla ilişkilendirilmesinin izini sürmek adına muğlak bir hafızayı mümkün kılan bir tür olarak ninni ile doğrudan hafızayı aktaran anlatıları bir arada okuyorum. Bu bağlamsallaştırma içinde ninninin hem hayatta kalmayı ve sürekliliği, hem de hayatı ve hafızanın aktarımını imkansızlaştıran kopuşları bedeninde barındıran bir tür olarak durduğunu gösteriyorum.

Devamını Okuyun

Bir Feminist Tiyatro Örneği Olarak Zabel

Yazar: Sayı 27 | Ekim 2015 No Comments

Bu yazı, Boğaziçi Üniversitesi’nde ögrenci olan ve üniversiteden mezun Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nda çalışma yürüten kadınların Zabel Yesayan’ın hayat hikâyesi üzerine Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü’nde başlattıkları oyunlaştırma çalışmasını inceliyor. Zabel adlı oyun Zabel Yesayan’ın otobiyografik eseri Silahtar’ın Bahçeleri’ni merkeze alarak ve Sürgün Ruhum ve Yıkıntılar Arasında eserlerinden esinlenerek yazarın çocukluk ve gençlik yıllarını anlatıyor. Yazı, Zabel oyunnunun bir feminist tiyatro örneği olarak nasıl şekillendirildiğini ele alıyor.  

Devamını Okuyun