Bu makalede, İstanbullu Ermeni kadınların aile hikâyelerine ve kişisel hafızalarına dair anlatılarını ve ninnilerini duygulanımsal/tarihsel bilgi üretme ve aktarma kapasiteleri olan formlar olarak ele alıyorum. Ninniler üzerine yürüttüğüm saha çalışmamın farklı anlarında ninnilerin hüzünle ve geçmişteki kayıplarla ilişkilendirilmesinin izini sürmek adına muğlak bir hafızayı mümkün kılan bir tür olarak ninni ile doğrudan hafızayı aktaran anlatıları bir arada okuyorum. Bu bağlamsallaştırma içinde ninninin hem hayatta kalmayı ve sürekliliği, hem de hayatı ve hafızanın aktarımını imkansızlaştıran kopuşları bedeninde barındıran bir tür olarak durduğunu gösteriyorum.
Bu yazı, yirminci yüzyıl başı Osmanlı toplumundaki barış hareketinin tarihine mütevazı bir adım; daha doğrusu, bu alanda yapılacak çalışmalar için bir eylem çağrısıdır. Yazıda, Zabel Yesayan’ın çoğunlukla göz ardı edilmiş bir eserini, Pavagan E’yi (Yeter!), onun militarizm ve ırkçılık karşıtı duruşunun bir manifestosu olarak okumaya çalışacağım. Pavagan E ilk kez 1922 yılında Viyana ve Berlin’de Arek (Güneş) dergisinde tefrika halinde basılmış daha sonra 1925’te İstanbul’da yayınlanan Yerp Aylevıs Çen Sirer, Koğı, Vebı derlemesinin ikinci baskısında yer almıştır. Muhtemelen 1912 yılında kaleme alınmış olan bu hikâyede Zabel Yesayan, Birinci Balkan Harbi özelinde savaşa ve militarizme karşı tepkisini dile getirmiştir. Bu yazıda Pavagan E’yi Yesayan’ın yaşamöyküsü, eserleri ve barış aktivizmi bağlamında okuyarak, Yesayan’ın feminist antimilitarist düşünce ve hareketin öncülerinden bir Osmanlı Ermeni aydını olduğunu göstermeye çalışacağım.