2009 yaz aylarında “Kürt açılımı” olarak başlayan süreç “milli birlik ve kardeşlik” projesine evrilirken ülkemizde barış ve demokrasi kültürüne son derece zıt gelişmeler yaşanmaya devam etti. Terörle mücadele bahanesiyle yürütülen operasyonlarda aralarında kadın hareketi aktivistlerinin de olduğu yüzlerce Kürt siyasetçi ve binlerce çocuk cezaevlerine gönderildi. Parti kapatma fiyaskolarına bir yenisi daha eklendi. Demokratik Toplum Partisi kapatılırken Kürt belediye çalışanları da kelepçelenerek tutuklular kervanına dahil edildi. Sokaklarda ise Kürtlere yönelik başlayan linç girişimleri Türk olmayan tüm kesimlere kolayca yönelinebileceğini gösterdi. “Analar ağlamasın” söylemiyle başlayan açılım süreci pek çok kadını mağdur etmeye devam etti. Tüm bu gelişmelerden hareketle dergimizin bu sayısında “açılım” sürecini tartışmak üzere Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nden Zehra İpek, feminist aktivist Nilgün Yurdalan ve akademisyen Büşra Ersanlı ile bir araya geldik. Feminist Yaklaşımlar adına Esra Aşan ve Ayça Günaydın’ın katıldığı bu toplantıda “açılım” sürecinde kadınlar üzerinden kurulan söylemleri değerlendirmeye çalışmanın yanı sıra barış mücadelesinde kadınlar olarak neler yaptığımızı ve önümüzdeki süreçte neler yapabileceğimizi ele almaya çalıştık.
Devamını Okuyun