Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözüm olanakları tartışılırken cinsiyetçilikle kendini besleyen militarist yapının geriletilmesinde ve barışın toplumsal olarak inşa edilmesinde feministler olarak nasıl bir rol oynayabiliriz? Savaşa ve militarizme, doğamız gereği barışçıl olan kadınlar olarak değil de Türkiye’de yaşanan savaşı göç, tecavüz, şiddet ve ölüm olarak tecrübe eden kadınlar olarak karşı çıktığımızı ve çıkmamız gerektiğini nasıl daha yüksek sesle dillendirebiliriz? Bu sorulara yanıt ararken feminist akademisyen ve barış aktivisti Nazan Üstündağ ile son dönem yürütülen tartışmalar ekseninde barış sürecinde muhalif hareketlerin ve kadınların rolü üzerine bir söyleşi yaptık. Bu söyleşinin kadınlar arasında yürütülen tartışmalara katkı sunmasını umuyoruz.
Bu yazı, yirminci yüzyıl başı Osmanlı toplumundaki barış hareketinin tarihine mütevazı bir adım; daha doğrusu, bu alanda yapılacak çalışmalar için bir eylem çağrısıdır. Yazıda, Zabel Yesayan’ın çoğunlukla göz ardı edilmiş bir eserini, Pavagan E’yi (Yeter!), onun militarizm ve ırkçılık karşıtı duruşunun bir manifestosu olarak okumaya çalışacağım. Pavagan E ilk kez 1922 yılında Viyana ve Berlin’de Arek (Güneş) dergisinde tefrika halinde basılmış daha sonra 1925’te İstanbul’da yayınlanan Yerp Aylevıs Çen Sirer, Koğı, Vebı derlemesinin ikinci baskısında yer almıştır. Muhtemelen 1912 yılında kaleme alınmış olan bu hikâyede Zabel Yesayan, Birinci Balkan Harbi özelinde savaşa ve militarizme karşı tepkisini dile getirmiştir. Bu yazıda Pavagan E’yi Yesayan’ın yaşamöyküsü, eserleri ve barış aktivizmi bağlamında okuyarak, Yesayan’ın feminist antimilitarist düşünce ve hareketin öncülerinden bir Osmanlı Ermeni aydını olduğunu göstermeye çalışacağım.