Meksika’nin Ciudad Juárez kentinde, 1993 yılından beri neredeyse bin beş yüz kadın öldürüldü ya da kaybedildi. Kadınların anneleri, sanatçılar, bağımsız aktivistler ve de insan hakları savunucuları, cinayetler ve kaybedilmelerle ilgili farkındalık sağlamak ve adalet talep etmek için pek çok kez sokaklara döküldüler. Her ne kadar son yıllarda sokakları dolduran kalabalıklar azalmış gibi görünse de, şehrin dört bir yanında protesto için kullanılan nesnelere rastlamak mümkün. Bu makale, cinayetler ve kaybedilmelerle mücadelede kullanılan pembe haçlara, anıt ve heykellere, grafitilere, kayıp ilanlarına, fotoğraflara ve şiirlere odaklanarak gündelik nesnelerin mücadeledeki merkezi rolünü tartışıyor. Kolektif eylemlerde nesnelere genellikle tali bir rol biçilse de, günümüz mücadelelerinin sadece insan bedenleri üzerinden anlaşılamayacağını, şeylerin de insanlar gibi güce ve failliğe sahip olduğunu iddia ediyor. Gündelik nesnelerin siyasal eylemin zamansallığını, biçimini ve etkisini genişlettiğini öne sürerek Ciudad Juárez’i, insan bedenlerinin sokaklara dökülüp dökülmemesinden bağımsız olarak, bir direniş ve daimi protesto şehri olarak yeniden yorumluyor.
Devamını Okuyun