Egemen “iklim değişikliği” tahayyülüne göre, iklim, bizim, ayrıcalıklı Batı ülkelerindeki hava ve çevre ile ilgili deneyimlerimizden uzaktadır ve onlardan soyutlanmıştır. Dahası, iklim değişikliği söylemi ya geleceği kontrol etmeye dair neoliberal ilerleme anlatıları içine ya da geçmişi geri getirmeye dair sürdürülebilirlik anlatıları içine yedirilmiştir. İkisi de bizim iklimdeki payımızı görünmez kılar. Bu makale farklı bir iklim değişikliği tahayyülü önerir. Feminist yeni materyalist kuramlardan faydalanarak -özellikle Stacy Alaimo, Claire Colebrook ve Karen Barad’dan- iklim değişikliği ile ilişkimizi “iklimle(n)mek” (weathering) olarak tarif ediyoruz. Bedenlerimizi iklim arşivleri ve gelecek iklimlerin yapıcıları olarak yeniden tahayyül etmek için “yoğun zaman” –bugün, gelecek ve geçmişin geçişken bedensellik bağlamında birbirini içermesi- zamansal çerçevesini öneriyoruz. Bunu yaparak, iklim değişikliği ile ilgili zamansal anlatıları yeniden düşünebilir ve iklimsel fenomenlere karşı feminist bir duyarlılık etiği geliştirebiliriz. Bu proje, bize, iklimin efendileri olmadığımızı hatırlatır. İklim, yalnızca mekânsal olarak “içinde” olduğumuz bir şey de değildir. İklim-bedenler (weather-bodies) olarak, iklim bağlamındaki ilişkisel eylemlerin bir parçasıyız; iklim-zamanını yapanlarız. Hep birlikte dünyayı iklimliyoruz.
Devamını Okuyun