Bu yazıyla, dijital feminist aktivizm üzerine yapılan tartışmalar ışığında, 2017 yılında ABD’de ortaya çıkan ve bütün dünyada ses getiren bir feminist etiket eylemliliği olarak #MeToo (Ben de) incelenecektir. #MeToo örnek olayı ve ardından ABD içerisindeki cinsel taciz tartışmaları üzerinden, bilgi ve iletişim teknolojilerinin toplumsal hareketler için sundukları olanakları ve bu hareketlerin sınırlarını ele alınacaktır. Yazar, bu yazıyla #MeToo’nun hem ABD hem de dünyada özelinde ciddi bir feminist tartışma ortamı ve canlanma yarattığını savunuyor. Ayrıca #MeToo örnek olayının ışığında, yazar günümüzde internetin her yerdeliğinin kadınlara zamanın ve mekânın ötesinde hareket etme fırsatı tanıdığını ve böylece farklı yerellerde yaşanan kadın/lık deneyimlerinin daha çok görünürlük kazandığını iddia ediyor. Fakat aynı zamanda bilgi ve iletişim teknolojilerinin toplumsal eşitsizlikler ve güç ilişkilerinden ne kadar muaf olduğuna dair sorular soruyor. Bu sorular çerçevesinde de #MeToo’nun var olan haliyle demokratik feminist bir diyaloğa alan açıp açamayacağının hala tartışmalı olduğuna dikkat çekerek yazıyı sonlandırıyor.
Makale, internet üzerinden haberleşmenin ve iletişimin artması ile birlikte genel olarak toplumsal hareketlerin özelde ise feminist hareketlerin faaliyetlerinin nasıl dönüştüğü ve bu yeni iletişim teknolojilerinin kullanılmasıyla birlikte ne gibi yeni imkanların oluştuğuna dair farklı görüşleri bir araya getiriyor. Saha çalışmaları yapan feminist kurumların yeni bilgi teknolojilerini ve sosyal medyayı kullanarak çalışmalarını nasıl yaygınlaştırabileceği, dünyanın farklı yerlerindeki toplumsal hareketlerin bu araçları kullanarak birbirlerinden neler öğrenebileceği ve ne tür farklı modeller yaratılabileceği üzerine tartışmalar sunuyor.