Çeviren: Aysel Yıldırım Toplumsal cinsiyet körlüğü kolonyal çevre tarihi yazımını büyük oranda şekillendirirken, kadınlar birbiriyle bağlantılı iki çağdaş politika söylemi tarafından üretilen tarihsel anlatılarda başrol oynadılar: Ekofeminizm ile ‘kadınlar, çevre…
Yoksulluğun standart ölçüm yöntemleri, tüm hanelerin hane içi üretim ve bakım gereksinimlerini yerine getirmek için gerekli kaynağa sahip olduğunu varsaymaktadır. Bu hizmet ihtiyacını karşılayabilecek durumda olmayan ve piyasadan ikame mal ve hizmetleri satın alarak kapatabilecek güce de sahip olmayan hanelerin baş etmeleri gereken güçlükler resmi ölçümlere yansımamaktadır. Bu amaçla, Türkiye için asgari gerekli tüketim düzeyi ve gerekli hane içi üretim zamanını hesaba katan iki boyutlu bir ölçüm geliştirilmiştir. Türkiye’de zaman yoksulluğuna en yüksek oranda maruz kalanların yine yoksul hanelerde yaşayan kadınlar olduğu çalışmanın temel bulgularından biridir. Bu yazıda yeni yöntemin sonuçları ve politika çıkarımlarına ilişkin bir özet sunulmaktadır.
Bu yazı, yetiştirme yurdu deneyimi olan genç kadınların hayat hikâyeleri ve bu hayat hikâyelerinin anlatılma biçimleri üzerinedir. Yazı, birkaç ana mesele etrafında örülmüştür. Öncelikle, yetiştirme yurdu deneyimi özelinde, hikâye anlatma stratejilerine ve hayatının hikâyesini anlatıyor olmanın barındırdığı olanaklara odaklanmaktadır. Sonra, yetiştirme yurdunun resmi hikâyeleme biçimindeki sorunları göstererek, bu tür bir hikâyeleme biçiminin neden terk edilmesi gerektiğini tartışmaktadır. Yazı, ilerleyen kısımlarında esas olarak üç genç kadının hikâyelerinden yola çıkarak ve başka hayat hikâyelerine de uğrayarak, yetiştirme yurdu deneyimi olan genç kadınların başvurdukları anlatma stratejilerini, hikâyeleme biçimlerini ve devreye soktukları stratejilerin neleri ortaya serip nelerin üstünü örttüğünü ele almaktadır. Bu çalışma, bir yandan yetiştirme yurdu deneyimi olan genç kadınların hikâyelerini görünür kılmaya amaçlarken, öte yandan da, feminist metodolojiyi benimseyerek ve devreye sokarak bu hikâyeleri dinlemenin, bir araştırmacıya ne tür zorluklar, ikilemler, tereddütler getirdiğini tartışmaya çalışmaktadır. Çalışmanın kaynağını ise, yetiştirme yurdu deneyimi olan bir grup genç kadınla, 2009’dan 2013’e uzanan süreçte, aralıklarla yapılan derinlemesine mülakatlar ve mülakatlar sırasında geliştirilen diyaloglar ve kurulan arkadaşlıklar oluşturmaktadır.
“Yoksul Olma Özgürlüğü ya da Küresel Kapitalizme Dair Feminist Bir Teoriye Neden İhtiyacımız Var?” başlıklı yazı, Anna Tsing’in 2-4 Temmuz 2007 tarihlerinde Manchester Üniversitesi’nde yapılan “Poverty and Capital” başlıklı konferansta sunduğu tebliğin yazılı metni. Konuşmada, Oregon’da (ABD) mantar toplayıcıları arasında yaptığı etnografik çalışma anlatılıyor. Oregon’da yaban mantarı toplayıcılarının çoğunluğunu ABD-Hindiçin Savaşı’na bir şekilde katılmış olan insanlar oluşturuyor ve bu insanlar akrabalık bağları aracılığıyla işgücüne eklemleniyorlar. Anna Tsing, bu noktalardan hareketle, arz zinciri kapitalizminin, emeğin ve sermayenin harekete geçirildiği kültürel ve ekonomik nişler sayesinde örgütlendiğini söylüyor. Dolayısıyla, Tsing, küresel kapitalizmi anlarken kültürün de ekonomi ile birlikte analitik bir çerçeve olarak ele alınması gerektiğini, bunun için de küresel kapitalizme dair feminist teoriye ihtiyaç duyulduğunu öne sürüyor.