Zülal Nazan Üstündağ, bu makalesinde barış/çözüm sürecine referansla, AKP ile Kürt Özgürlük Hareketi’nin barış ve çözüm konusunda nasıl ve hangi alanlar üzerinden farklılaştıklarını anlatıyor. Geçtiğimiz dönemde açıklanan demokrasi paketinin anadil konusunu, kadınların, yoksulların, Müslüman olmayanların sorunlarını ve gündemlerini ele alış biçimiyle sorunlu olduğunu ve çözüm sürecini zora soktuğunu söyleyen Üstündağ, bu paketin aynı zamanda AKP ile Kürt Özgürlük Hareketi’nin barış ve çözüm anlayışları arasındaki farka da işaret ettiğini belirtiyor. Yazıda bu farkın kendini belli ettiği şu üç alandan bahsediliyor: Batı ve Güney Kürdistan’ı da kapsayacak şekilde ortaya çıkan Kürt Ortadoğu siyaseti ile AKP’nin “model” olmak üzerinden geliştirdiği dış siyaset; cinsiyet mücadelesi anlayışındaki derin uçurum ve iktisadi ve toplumsal yapılanmada kendini gösteren farklı projeler.
Ocak ayının başından beri Türkiye’de Kürt sorununda yeni bir sürece girildi. Hükümetin silahları bırakmaya yönelik olarak tariflediği ve şimdiye dek tanıklık ettiğimiz görüşmelerden farklı olarak bolca reklam ve halkla ilişkiler çalışması eşliğinde yürüttüğü bu süreç Kürtler ve Türkiye’nin diğer demokratik güçleri tarafından şüpheyle karşılanıyor. Bunda, daha önce yaşanmış deneyimler ve devletin görüşmelere rağmen tutuklamalar, yasaklamalar ve bombalamalara devam etmesi rol oynuyor. Ayrıca sürecin şeffaf ve katılımcı olmaması, resmileşmemesi ve dünyadaki diğer tüm barış süreçlerinden farklı olarak gözlemci ya da arabulucu gibi kolaylaştırıcı ve görüşenlerin eşitlenmesini sağlayıcı kurumsallaşmalara gidilmemesi de sürecin sürdürülebilirliği konusunda kaygı yaratıyor. Bu yazıda sürecin kadınlar açısından bakıldığında ne ifade ettiğine dair bir değerlendirme yapılması amaçlanmaktadır.